Hayat neden bir bebeğin dış çıkarması kadar sancılı ? Neden hataları en acımasız şekilde öğreniyoruz ? Neden aynı hatanın bir kaç değişik şekli var ? Ve neden hayat bizi türlü türlü sınavlara sokar ? Neden o koca gövdesini üzerimize yıkar ? Neden altında eziliriz ? Hayat neden her zaman zordur ? Neden hep yorar insanı ? Hayat neden kaşıntı gibidir ? Keyif verirken... Neden arkasından acı çekeriz ? Hayat tüm duyguları yönetirken... Neden hep bana en kötüsünü yollar ? Yada neden bu kadar zor bu sorular ? Neden hayat beni binlerce güzellik içinden, Hapse tıkar ? Özgür kılarken neden bu bileğimdeki zincir ? Neden kaç derken arkamdan doğrultur silahı ? Hayat tüm tatları yönetirken, Neden hep en acılar benim tabağım da ? Neden bu ayrım ? Hayat tüm renkleri yönetirken, Neden her yer gri bana ? Neden bu gözler görmez pembeyi,yeşili ? Neden hayat herkese üçer beşer dağıtırken bana sadece bir ? Hayat neden bu kadar gaddar ? Neden bu kadar kinci ? Neden bu kadar güçlü ?
Aslında hayat sensin. Hayatı yöneten de sensin. İstesen gırtlağını sıkacak olanda... Hayat kafanın içinde. Yeşili görmekte, En iyi tadı tatmakta, Doğada yaşamakta, Acıya balyoz gibi vurup un ufak etmekte, Duyguları yaşarken mutsuzluğu def edip mutluluğu baş tacı etmekte, Bir yerine üç almak yada azı seçip elindekinin kıymetini bilmekte, En zorlu sınavda doruları seçebilmekte. Hataları yaparken ders çıkarıp düzeltebilmek de, Ve hatta hayatı üfleyerek bir tüy kadar hafif yapmakta bizim elimiz de. Yeter ki pes etmeyelim...
|