Sessizliğe mahkum bir kütüphanenin, en köşesindeki ahşap masada oturuyorum. Ufak tefek ayak sesleri, kuş cıvıltıları ve mis gibi kitap kokusu. Milyonlarca hayatın içindeyim. Her kitapta farklı bir yaşanmışlık, her rafta ayrı hayatlar. Hepsi okunmayı bekliyor. Paylaşmak istiyorlar hayatlarını insanlarla. Camdan giren hafif bir ışık masamı aydınlatıyor. Kalemim dayanamıyor haliyle böyle bir atmosfere ve başlıyor kelimeler kalbimden dökülmeye.
Derken bir kitap ilişiyor gözüme: "HAYAL"
Her çocuk gibi, beni de annem dışında büyüten şey hayallerim oldu. Olacağını bilsem de bilmesem de hayal ettim. Hep bir şeyler istedim hayattan -ki bence insanoğlu hayal ettikçe yaşar-. Hayat da bana hep "Şimdi paramız yok kızım, başka zaman alırız." diyen bir anne gibi davrandı. Başka zamanlarda birikti hayallerim. Çok da bir şey istememiştim aslında. Sadece mutlu olmak istedim. Ve her zaman şuna inandım:
Başka zamanlarda biriktirdiğim o mutluluk, şimdi çok yakında!