Paramparça hayatlar içinde küçük bir cam kırığı gibiydi tek başına ve birleşemeyeceği bir eşsiz. EVet o küçük bir cam kırığıydı ve kimsye fayda vermiyordu aksine kim yaklaşırsa canını yakıyordu. Hiç istemediği taktirde, bu cam parçasını eline alan herkes nasibini alıyordu ve sonuç hüsran oluyodu. Bİldiğin için kimseye yaklaşmıyor sakince kimsenin canını yakmadan yaşamaya çalışıyodu. Tek korkusu bir gün süpürülmesiydi. Küçüktü kimse bilemezdi onunda bir hayatı olduğunu herkes ondan kurtulmaya çalışıyor her an onu yok etmeye çalışıyordu. Oysa daha geçen ona ihtiyaçları vardı insanların. Bütünken,daha kırılıp parçalanmamışken ona ihtiyaç duyuyordu. Serseri bir kurşunla darmadağın olmuştu tüm yaşamı ve bulunduğu yerden gördüğü o sıcak ortam. Hergün izliyordu onları o neşeli aileyi, korkusuzca,ama şimdi korkuyor tıpkı içerdekiler gibi. çünkü sesler var duyabildiği kadarıyla. Çığlıklar ve bombalar... Birçok insan ölüyordu o küçük cam parçasının yanında gözleri önünde. İçnden geçip parçalanmasına sebeb olan kurşun sadece onu parçalamamış bu neşeli aileyi yok etmişti. Şimdi hatırlamıyordu bile seslerin ne zaman başaldığını ama dünyaya gözlerini açtığında etrafında iyimser ve neşeli yüzler görümüştü. Ne olmuştu bu insan denen canlıya bir anlm veremiyordu, birbirlerine saldırıyor ve ölüyordu. Etrafı harabeydi şimdi ve daha birçok harabe olacaktı Bİrşey yapamıyordu. gözyaşalrı sel olmuştu ama kimse duymuyodu. Sıcak ailesi artık onun gibi yerde yatıyordu ve kımıldamıyodu. Kıyafetlerine giderek yayılan kırmızı leke vardı. Ölüyorlar dedi içinden ve çığlık attı bitsin artık bu savaş. Yine kimse duymamıştı kimse. Bİliyordu o küçük cam kırığı kimse duymayacaktı.