Aslında moralim iyi. Keyfim yerinde. Hala tam olarak aşamadığım ve içimde tıkanıp kalmış, çözemediğim noktalarım var. Bu noktalar benim küçüklüğümden beri hissettiğim tıkaçlar aslında. Hep hayatımdaydılar yani. Sadece arada şekilleri ya da renkleri değişiyor ama içeriklerindeki malzeme hep aynı. Özleri aynı yani. Büyüdükçe hayatta o idealize ettiğimiz kusursuz ya da sağlıklı ilişkilerin olmadığına tanıklık etmeye başladığımı hissediyorum. Bu durum bence tamamen bizimle alakalı. İlişkilerde yaşadığımız çoğu şeyin kendimizle alakalı memnuniyetsizliklerimiz ya da tutarsızlıklarımız belki de asla halledemediğimiz beklettiğimiz o kokuşmuş hislerimizden kaynaklandığını düşünüyorum. Karşı taraf bazı konularda bizim ar damarımıza basarsa da tadından yenmiyor genelde bu mutsuzlukların. Benim annemle bile babamla, kardeşimle ve yakın arkadaşlarımla da harika sağlıklı, sorunsuz ilişkilerim yok. Annemle hatta şu sıralarda özellikle çok fazla çatışıyoruz. Bu düşünceler beni 35-40 yaşıma geldiğimde bile sağlıklı bir romantik ilişki kuramayacağım umutsuzluğuna hapsediyor ve tolere etmemiz gereken ya da gerekmeyen şeyleri ayırt etmemi zorlaştırmaya başlıyor. Yani her ilişkide sorunlar vardır, asıl olay dozunda, o çizgiyi iyi bilmektedeki o "çizgiyi" ben bilmiyorum. Bana çok soyut bir düşünce gibi geliyor sanki bir gerçekliği yokmuş gibi. Ben şu anki yakın arkadaşlarımla romantik bir ilişkide bulunsaydım bence ilişkimiz arkadaşlıktaki gibi sağlıklı olmazdı. Sanki olay romantik ilişki denen şeyde gibi. O yakınlık ve beklenti derecesi, hayatının en önemli şeyiymiş hissiyatı, en çok umursadığın şey. Ya da bir diğer seçenek; ben sağlıklı ilişki bilmiyorum ve fazla kötümserim.
|