*Peynir, ama bu en pahalısından en meşhurundan değil! Böyle
gideceksin markete bakkala artık ne varsa, en ucuzundan tam yağlı alacaksın bir
kalıp. İşte bana göre peynir odur! Çay+ekmek ile götüreceksin onu. Buda
kahvaltıya has değildir!
*Müzik bir din olsaydı şahit sanırım MetallicA tanrısı
olurdu o dinin.
*Bu kanalD'de ki "Öyle bir geçer zaman ki" adlı
dizinin senaristini merak etmedim değil geçenlerde, milletin 40 bölümde
kullanacağı malzemeyi 4 bölümde kullandı geçti. Ya o aile hakikatten fena bir
parçalanışa hızla gidiyor yada dur bakalım ne olacak.
*Bu aralar yerli yapım dizilere bakar oldum, öyle "ben
tv izlemiyorum" triplerindeyseniz bırakın o işleri demek istiyorum bu
arada. Neyse izlediğim bir kaç yapımdan biriside Ezel. Çünkü senaryo yapısı
başından beri daha önce yapılmış işler gibi değildi. Onu da geçtim ben, geçen
senaryoya meşhur Behlül girdi, adı da sekizdi abimizin. Ulan şöyle bir tarttım
falanda bu çocuk da iş var hakikatten, Kenan'dan daha iyi bir performans çizdi
3-4 bölümde.
*Pişi yapmasını öğrendim. Herkese de tavsiye ederim yapımı
basit bir olay. Sanırım yörelerde değişiyor ismi, hani böyle üçgen ufak içi boş
hamur işi. Yağda kızartıyorsun falan. Enteller paçanga diyor sanırım. O hesap
işte. Yemek yapmak falan güzel mevzu aslında insanı rahatlatıyor bir yandan.
*Ayıptır söylemesi 7 telli gitarım var, İbanez RG1527 bu gün
bir kez daha vurdum masanın köşesine güzelim boyasında bir minik parça daha
döküldü. Üşengeçliğim yüzünden bir bakıma sokamadım gitarımı. “Bu nasıl sanatçı
ruhu?” diyeceğim lakin yok sanırım bizde o özverili ruh.
*Salak bir arkadaşıma rastladım bugün, benim arkadaşlarımın
çoğunda salaklık kalıtsallık belirtisine ulaşmıştır muhtemelde benden
bulaşmıştır, hiç bir suçları yok yani. Bunun sportif bir arabası var, anahtarını
sen gel içinde unut. Araç kitli ama içinde kimse yok açmanın imkânı yok, dedik
ki: "camı patlatalım". Kıyamadı tabi bizimki, anahtarın bir kopyası
da Kayseri'deki evlerinde. Neyse efenim cep telefonu ile açtık oraya bir
telefon onlar anahtarı kendi telefonlarına tuttular bizde bizdeki telefonu
kapıya tuttuk. Ulan bildiğin açıldı! Teknoloji ne garip bir şey lan?!? Falan
dedik, yeni bir şey de öğrenmiş olduk.
*Okullar açılmış, ben daha yeni fark ettim. Az sonra
diyeceğim lafı hayatım boyunca bende diyeceğimi zannetmezdim! Bu öğrencilerin
hal ve hareketlerini hiç beğenmedim. Ne bu ya serseri gibi? Hakikatten hiç
beğenmedim. Ulan bizde serseriydik ama bir kalitemiz vardı, şimdi alayı artist
olmuş valla. Özellikle kızların hali çok vahim. İyi ki ebeveyn falan değilim
Allah kolaylık versin kızı olanlara.
*Metal müzik sevenlere ve yerli olsun bizim olsun diyenlere
Ankara’lı grup Crossfire’ı şiddetle tavsiye ediyorum. İkinci albümleri de yolda
zaten el kulağında. Bateristleri Kemal eski bir arkadaşım olur ve müthiş
başarılı bir ekiptirler.
*Bu aralar canım aş erer gibi alakasız şeyleri peşi sıra
istiyor. Mesela lahana turşusu ama acılı, sonra en kıyağından dondurma. Sonra
aklıma leblebi tozu düşüyor ama şekerli.
*Biz ufakken uçurtma yapardık, uçurtmanın çevresine de jilet
takardık, bizim uçurtmamızın yanına yaklaşanın üstüne kırardık-ki onda da
muhtemel jilet olurdu- artık kim kimi düşürürse. Tamamen zarar vermeye yönelik
bir çocukluk geçirmişim şimdi bakınca. Neyse konuda bu değil, ulan burada uçurtma
şenliği oldu. Böyle yeni tipi tip uçurtmalar türemiş. Ne o öyle? Tamamen
emitasyon. O değil birde direk uçuyor hiç zahmet vermiyor. Lan uçurtma dediğin
matematik ister, o çıtaları marangoza yaptırtmak ister, kırtasiyeden en süper
jelatini almak ister, kuyruğu yapmak için çabalamak ister. Ekip ile başında
oldu mu olmadı mı diye konuşmak ister, varsa ufak kardeşiniz o ellemesin diye
ona Şeytaniko yaparsınız falan. (Bilmeyenler varsa söyleyeyim şeytaniko
dediğimiz şey sadece kağıt ve normal dikiş ipine bağlı dandik uçurtmadır, öyle
kasnaklı falan değli)
Neyse beyler bayanlar,
Enes’in aklına takılanları okudunuz,
Hadi kolay gelsin.