|
28 Ekim 2010 Perşembe
|
Hz. Adem İlk Uygar İnsandır (İnsan, Hz.Adem'den önce de vardı)
|
Okunma:
33942
|
Önemli bir önsöz: Uzun
süredir yazmayı düşündüğüm bir yazı idi. Fatih arkadaşımızın “intihar üzerin”
adlı yazısını okuduğumda yazmaya karar verdim. Ve şunu biliyorum buradaki
arkadaşlarda: Müslümanlığı çok fazla kendilerince dayanaksız yorumluyorlar. Ve
çok fazla hâkim olmadıkları dayanaksız bilgileri sarf ediyorlar (Fatih’i
kastetmiyorum burada genel konuşuyorum yanlış anlaşılmasın) İlk başta bu
yazımda size Hz. Adem’in yaratılışını anlatmak istedim. Fatih’in ismini
kullanarak başlama sebebim ise: bahsi geçen yazıda Fatih: “Hz. Âdem ve
Havva’nın ilk yaratıldığını ve onların kendi çocuklarının birbirleri ile
evlenip ensest ilişki olduğunu” söylüyordu. Bende yazımda bu olayı ele aldım ve
sizin kafanızda kurduğunuz “insan çamurdan oldu ruh verildi başladı yürümeye ve
Havva Hz. Âdem’in bel kemiğinden yaratıldı” yanlışını düzeltmek amacım.
Okuyacağınız yazıyı lütfen hızlıca geçerek değil anlayarak okuyunuz. Çünkü
zannediyorum ki bu insanın yaradılış ve Hz. Âdem’in insan olma aşamasına hiç
böyle bakmadınız.
Not: Kuran-ı Kerim hariç bir kaynak almadım yazımda.
İnsan beşeri bir varlıktı. Ve unutmamalıyız ki beşer şaşar!
Beşer: Arapça ve İbranice ortak bir kelimedir. Kuranda da
Tevrat’da da söylendiği gibi kullanılır. Arapça Ş,Ra kökünden gelir. Bu kökten
türeyen şera, şurra, şura, işar, şiar, beşer, aşiret, şeriat gibi kelimelerin
ortak özelliği bir topluluğu ve toplu yönelimi ifade ediyor olmasıdır. Yani
insan beşer varlığı halindeyken “kendi bilincine vakıf değildi, birey
olamamıştı. Sürü halinde yaşıyordu içgüdüleri ile ve toplu olarak hareket
ediyordu. Kısmi zeka belirtisi gösteren davranışları da yok değildi. Ancak
insan özel anlamı ile Adem ve daha ileri aşamada halife olması ile kemale
ermiştir. Bu varlığının kemalini kavraması sadece kendisinin farkına varması
ile değil, bütün bir yeryüzünün ve rabbinin de bilgisine, hakikatine vakıf
olması ile tamamlandı.
Bilinene göre insan dünya üzerindeki en vahşi varlıktır.
Öyle ki ilkel zamanlarında kaplan sürülerini, fil sürülerini avlayan bir
varlıktır. DNA’larına işlemiş olacak ki halen daha bir vahşi hayvan insan
karşısında tereddüt ediyorken kendi gibi başka bir yırtıcıya tereddüt etmeden
saldırabiliyor. Bu açıklamaya da gerek yok insanın diğer canlılar üzerindeki
vahşiliğini ve üstünlüğünü kanıtlamak için.
“Adem” bir çoğul
olarak adamın topluluk halini ifade eder. Adam tekildir Âdem çoğuldur.
Tevrat’ta “Adam” diye geçer (tekilleştirilmek istenmiştir)
Kuran-ı Kerim’de “Âdem” diye geçer(çoğulu kasteder)
Zannedilenin aksine insan bir anda kafalarımızda kurduğumuz/kurmak
istediğimiz simülasyon evrimini geçirip sonrada türememiştir. Nedir bu? Bu
şudur: çamurdan bir heykel yapıldı, bu heykele ruh verildi ve başladı yürümeye.
Böyle değildir size anlatacağım insanın insan olma yolundaki evrimi.
Âdem zaten kalabalık sürüler halinde yeryüzündeydi. Adem’i
şahıs ismi olarak kurgulamayın. Âdem bu insan beşerinin adıdır.
İnsan beşerinin dünya üzerinde vahşi olması ve kök
söktürmesinin tek sebebi akıl&zeka. Kendinden daha vahşi hatta daha güçlü
varlıkları avlayan ve beşeri, sürü, kabile şeklinde yaşayan icat yapmasını
bilen varlıktı Adem topluluğu.
Şimdi sizle kademe
kademe ilerleyelim arkadaşlar:
Bakara Suresi 30.Ayet
“Hani, Rabbin
meleklere, "Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım"
demişti. Onlar, "Orada bozgunculuk
yapacak, kan dökecek birini mi yaratacaksın? Oysa biz sana hamd ederek daima
seni tesbih ve takdis ediyoruz." demişler, Allah da, "Ben sizin bilmediğinizi bilirim"
demişti.”
1-) Bakara suresinde “yaratacağım” diye geçen meal tam
manası ile doğru değildir. Arapçada “helage= yaratmak, genel anlamı ile
yaratmak demektir” ama bakara suresinde bu tabir için “ceale” kelimesi
kullanılmıştır. Ceale = Ceale’de yaratmaktır ama daha çok atama, bir üst
kademeye çıkarma anlamındadır.
Yani insan sürü olarak vardı, zekâsı ve aklıda vardı ama
bunun farkında değildi ve vahşiydi. Allah Âdem topluluğunu seçti ve o
topluluktan birini de yeryüzünde halifesi olarak atadı.
Havva’nın Hz. Âdem’in bel kemiğinden yaratıldığı gibi
konular da tamamen doğru değildir. Çünkü kuran-ı kerim’de böyle bir şey yazmaz.
Kuran’ı kerimde “Aynı nefsden yarattık” der. Şimdi biraz size anlattıklarımı
pekiştirirseniz: Adem insan topluluğunun kendi zekasını ve aklını kavramadan
önceki adıydı, beşerdi yani. Yani Hz. Âdem ve Havva’da bu Adem beşerinden
türediler.
“Allah sizi tek nefisten yarattı” diye geçer bu oluşum.
Geçen “Nefs” kelimesi geniş bir anlamı ifade eder. Nefsin başlıca anlamları:
insan, ruh, can, hayat, zat, şahıs, cins, hakikat, asıl,
cevher, madde, insanı oluşturan hakikat, bir şeyin tamamı hakikati demektir.
2-Allah varlıklara emanetini teslim etmek istediğini
söylediğinde, ne dağlar kaldırabildi bu yükü ne de denizler. Hiçbir canlı
varlık yanaşmadı/yanaşamadı bu emaneti yüklenmeye. Lakin Adem topluluğu bu yükü
yapısı gereği kaldırdı ve kabullendi.
Allah bu görevi insana yani beşeri yaşayan Adem’e vereceğini
bildirdiğinde, sorgulamadan itaat eden melekler bile şaşırdı. "Orada
bozgunculuk yapacak, kan dökecek birini mi yaratacaksın? Oysa biz sana hamd
ederek daima seni tesbih ve takdis ediyoruz."dediler.
Şimdi burada şunları çıkarabiliriz. Melekler Adem Sürüsü’nü
biliyorlardı, vahşi olduğunu ve dünya üzerinde kan döktüğünü, böyle bir atama
ile daha yüksek bir yetki ile donandırılınca daha çok kan dökeceğini
geçirdiler, buda bize şunu verir: “İnsan bu karardan önce vardı”. Lakin bu
görev için uygun görülmedi melekler tarafından. Olacakları sadece Allah
biliyordu.
Ne demiştim 1. maddemde? “Bakara suresinde bize meal olarak
aktarılan yaratmak kelimesi yanlıştır” demiştim. Kuran’da yaratmak manasında
kullanılan kelime “Ceale”dir yani üst mertebeye atamadır ve bir süreci ifade
eder. Çünkü belli bir yerde olmayan bir şeyi başka bir yere atayamazsınız.
Allah beşeri ademi yanına aldı. Kuran-ı kerimde iki
kategoride şöyle der “biz ona isim öğrettik” ve “biz ona kelime öğrettik” çoğu
araştırmacıya göre bu ikisi de aynı şeydir ve bunlar olduktan sonra “insan
konuşmayı öğrendi” derler HAYIR! Öyle değildir!
İsimler: canlı-cansız, somut-soyut varlık veya olayların
hepsini ayrı ayrı karşılayan kelimelerdir. Adem topluluğundan seçilen Âdem’e
isimler öğretildi. Yani gökyüzünün gökyüzü olduğunu ateşin ateş olduğunu
özellikleri ile öğrendi ve muazzam bir bilgiye kavuştu Âdem. Artık aklını ve zekâsını
daha olgun kullanabilir duruma geldi. Aklı olup tam manası ile farkında
olmayan, keşfedemeyen ve verimli kullanamayan beşeri toplum artık mantık
yürütüyor, felsefe yapabiliyor, daha net anlıyor ve anlatıyor ve daha sorumlu
düşünebiliyordur. Her şeyden daha önemlisi aklını keşfetmiş ve bunu geliştirebilme
yetisini kazanmıştı.
“Biz ona kelimeleri öğrettik” lafını biraz açarsak eğer:
Kelime aslında bizim kullandığımız dil ve dili oluşturan unsurlardan çok daha
kapsayıcı, müteal(aşkın) bir anlam içerir. Kelime söz demektir. Sözün bütün
kutsal metinlerde iyice vurgulandığı gibi ilim ve hikmet anlamı vardır. Hatta
bu anlamda kelime(logos anlamı ile), mutlak ilim ve hikmet demektir. Antik
yunanda logos bu anlama geliyordu. Felsefeciler logosu yani hikmeti öğrenme ve
öğretme faaliyeti içindeydiler. Yuhanna/İncil’de “önce söz vardı” deniliyor.
İncil’in yunani(yunanca) metinlerinde bu kelime logos olarak geçer ve devamında
“söz hakikatti, söz tanrıydı” denilmektedir. Buradan bile hareket edilse sözün
bizdeki karşılığı ile kelimenin kesinlikle tanrısal yani tanrıya ait olduğu
hakikati ortaya çıkar. Kuran-ı kerim’de “kelimetullah” denmiştir. Yani Allah’ın
kelimeleri veya Allah’ın kelamı. Buna mukabil kelimetül-insan demeyiz hatta
kelimetül-resul bile demeyiz. Kelime kuranda Allah’ın ayetleri karşılığı kullanılmıştır.
Yani Allah’ın kuran ile bize verdiği veya vermediği bütün ilmi, kelime ile
başka bir ifade ile kelam ile ifade edilir. Bu anlamda mesela yine kuranda Hz.
İsa Allah’ın bir kelimesi olarak ifade edilmektedir. Burada kelimenin mutlak
ilim ve mucize karşılığı vardır. Bunun içindir ki, Allah’ın kelimeleri kullanarak
indirilir. O nedenle Kuran İnzal(indirilmek) edilmiş yani indirilmiştir. Bu
sebeplerle kelime bilgisi demek olan “kelam” haddizatında Allah’ı bilmeye ve
anlamaya yönelen bir ilim dalıdır ve hala başta ilahiyat fakültelerimizde ders
olarak okutulmaktadır.
“Biz ona kelimeleri öğrettik” evresinde artık Âdem:
a) Varlığı
Allah tarafından yeni bir formasyonla inşa edilmiştir,
b) Barbarlıktan
medeniyet safhasına geçmiştir,
c) İsimler
öğretilmiş ve bu öğrendikleri ile daha net anlaşmış daha net kendini ve olan
biteni anlamıştır. Hiçbir varlıkta görülmeyen (meleklerde dahil) ontoloji ve
epistemolojiye sahip olmuştur.
Bu evrede Allah son olarak, “Al bunlarda(kelimeler-kelamlar)
senin tüm öğrendiklerini dünya üzerinde uygulaman için, düzen ve hukukun için,
adalet ve dünya üzerinde daha bilinçli yaşaman için gerekenler” başlığı altında
kendisine verilmiş düzen bildirisidir. Özetle varlığının amacına uygun yaşaması
için gereken bilgi verildi.
3- Allah son olarak Âdem’i huzura çıkardığında (şeytanın
isyan edip kabullenmediği saffadır bu saffa) Meleklere Âdem’e secde etmeleri
emredilmiştir.
Hatırlayalım: Bakara suresinden “Ben sizin bilmediğinizi bilirim”
(Ekleme: “Biz yeryüzünde yaratacağız” diye geçen yaratılma
mekanı çoğunlukla cennet kabul edilir ama değildir)
Kuran-ı Kerim’de Allah hariç hiç bir şeye secde edilmeyeceği
üstüne basa basa belirtilmiştir. Şimdi şunu diyebilirsiniz “e Allah tüm
meleklere Âdem’e secde etmesini
söyledi?”
Bu şudur: İnsan artık vahşi beşerliğini bırakmıştır, varlığı
yeniden tanzim edilmiştir. Tüm bilgiler
ona öğretilmiş ve var olan özelliklerinin daha iyi kullanmasını
öğrenmiştir. Ve melekler bu vahşi
canlının böyle bir değişim geçirerek (yaratılarak) bu hale gelmesine hayran kalmıştır.
Allah kendinden özellikler vererek dünyaya bir halife var edeceğini söylemiştir
bu evrenin ilk başında. Ve artık Âdem
Allah’ın halifesidir. İnsanlar içinden seçilen peygamber Hz. Âdem meleklerin
karşısına çıktığında, Allah bizzat ona değil, onun bu evresini tamamladığı için
ve onu kimselerin akıl sır erdiremediği bir yoldan geçirdiği için, Hz. Âdem’e
bakılarak kendisine secde edilmesini istemiştir.
Bakara suresinden: “Ben sizin bilmediğinizi bilirim”
sözünün bir açıklaması da böyle olmalıdır.. Allah insanı insan yapmıştır.
Yeniden insan yapmıştır, yeniden yaratmıştır, yenilemiştir varlığını insanın.
|
|
|
|
|
Enes Evci
28.10.2010 18:30
Bu arada: Bu konu hak verirsiniz ki bu denli kısa anlatımı hak etmez. Lakin uzun uzuna yazmakta bu sitede olmaz. Çünkü sizlere bu açıklamaya çalıştığım konunun özeti Hz.Adem'in tür olarak ilk insan olmadığıdır ve üç beş satırla "kendimce" anlatmamın yeterli olmadığı bir gerçektir. Belli mi olur biri çıkar uzun uzuna bu işi bu kanaldan daha net şekilde yazar çizer bizde okuruz. |
|
|
|
|
steppen wolf
28.10.2010 19:09
Güzel bir yazı olmuş . Farklı bir bakış açısı sunduğu için yazanı tebrik ederim . Fakat tespit ettiğim birkaç yanlışı düzeltmek gerekiyor .
“Bende yazımda bu olayı ele aldım ve sizin kafanızda kurduğunuz “insan çamurdan oldu ruh verildi başladı yürümeye ve Havva Hz. Âdem’in bel kemiğinden yaratıldı” yanlışını düzeltmek amacım.”
--Adem topraktan yaratılmıştır .-- (Al-i İmran 59.Ayet) --Bu toprak çamur durumuna getirilmiştir .-- ( A’raf 12.Ayet , Mü’minun 12.Ayet ,Secde suresi 7. Ayet , Sad 71 ve 76. Ayet ) --Tanrı bu çamura bir biçim vermiştir .-- ( Hicr 29. Ayet , Secde 9. Ayet , Sad 72. Ayet ) --Tanrı kendi canından üfürünce Adem insan olarak meydana gelmiştir.-- ( Hicr 29 . Ayet , Secde 9. Ayet , Sad 72 . Ayet)
“Havva’nın Hz. Âdem’in bel kemiğinden yaratıldığı gibi konular da tamamen doğru değildir. Çünkü kuran-ı kerim’de böyle bir şey yazmaz. Kuran’ı kerimde “Aynı nefsden yarattık” der.”
“Ey insanlar! Sizi bir tek nefisten yaratan ve ondan da eşini yaratan ve ikisinden birçok erkekler ve kadınlar üretip yayan Rabbinizden sakının. Adını kullanarak birbirinizden dilekte bulunduğunuz Allah'tan ve akrabalık haklarına riayetsizlikten de sakının. Şüphesiz Allah sizin üzerinizde gözetleyicidir.” Nisa 1. Ayet
“Sizi bir tek nefisten yaratan ve ondan da eşini yaratan”
Burada Adem ve Havva’nın aynı nefisten yaratıldığı değil , İkincisinin(Havva’nın) birincisinden( Adem’den) yaratıldığı anlamı çıkmakta . Tefsirlerde bu yönde .
““Adem” bir çoğul olarak adamın topluluk halini ifade eder. Adam tekildir Âdem çoğuldur.Tevrat’ta “Adam” diye geçer (tekilleştirilmek istenmiştir) Kuran-ı Kerim’de “Âdem” diye geçer(çoğulu kasteder) “
Bu yorum için dayanağın tam olarak nedir ? Çünkü Kuran çoğulu kastederken Ademoğulları der . Senin çıkardığın anlama göre çoğulun çoğulu gibi bir anlamsızlık doğuyor .
“Allah bu görevi insana yani beşeri yaşayan Adem’e vereceğini bildirdiğinde, sorgulamadan itaat eden melekler bile şaşırdı. "Orada bozgunculuk yapacak, kan dökecek birini mi yaratacaksın? Oysa biz sana hamd ederek daima seni tesbih ve takdis ediyoruz."dediler. Şimdi burada şunları çıkarabiliriz. Melekler Adem Sürüsü’nü biliyorlardı, vahşi olduğunu ve dünya üzerinde kan döktüğünü, böyle bir atama ile daha yüksek bir yetki ile donandırılınca daha çok kan dökeceğini geçirdiler, buda bize şunu verir: “İnsan bu karardan önce vardı”. Lakin bu görev için uygun görülmedi melekler tarafından. Olacakları sadece Allah biliyordu.”
Biz: Ey Âdem! Sen ve eşin (Havva) beraberce cennete yerleşin; orada kolaylıkla istediğiniz zaman her yerde cennet nimetlerinden yeyin; sadece şu ağaca yaklaşmayın. Eğer bu ağaçtan yerseniz her ikiniz de kendine kötülük eden zalimlerden olursunuz, dedik. Derken, şeytan ayaklarını oradan kaydırdı. Onları içinde bulundukları konumdan çıkardı. Bunun üzerine biz de, “Birbirinize düşman olarak inin. Sizin için yeryüzünde belli bir süre barınak ve yararlanma vardır” dedik.
Bakara 35. 36. Ayet
Buradaki anlam , meleklerin Adem ve Havva’nın varlığından cennetteyken haberdar oldukları anlamına çıkarmaya daha müsait gibi.
“Kuran-ı Kerim’de Allah hariç hiç bir şeye secde edilmeyeceği üstüne basa basa belirtilmiştir. Şimdi şunu diyebilirsiniz “e Allah tüm meleklere Âdem’e secde etmesini söyledi?” Bu şudur: İnsan artık vahşi beşerliğini bırakmıştır, varlığı yeniden tanzim edilmiştir. Tüm bilgiler ona öğretilmiş ve var olan özelliklerinin daha iyi kullanmasını öğrenmiştir. Ve melekler bu vahşi canlının böyle bir değişim geçirerek (yaratılarak) bu hale gelmesine hayran kalmıştır. Allah kendinden özellikler vererek dünyaya bir halife var edeceğini söylemiştir bu evrenin ilk başında. Ve artık Âdem Allah’ın halifesidir. İnsanlar içinden seçilen peygamber Hz. Âdem meleklerin karşısına çıktığında, Allah bizzat ona değil, onun bu evresini tamamladığı için ve onu kimselerin akıl sır erdiremediği bir yoldan geçirdiği için, Hz. Âdem’e bakılarak kendisine secde edilmesini istemiştir.”
Bu yorum bence pek tatmin edici değil .
|
|
|
|
|
HAKAN ARES
28.10.2010 20:26
''Okuyacağınız yazıyı lütfen hızlıca geçerek değil anlayarak okuyunuz. Çünkü zannediyorum ki bu insanın yaradılış ve Hz. Âdem’in insan olma aşamasına hiç böyle bakmadınız. Not: Kuran-ı Kerim hariç bir kaynak almadım yazımda.''
Eyvah eyvah! Sözcük etimolojik bilgisi sıfır. ''Adem'' sözcüğü ile ilgili zırvalığı ağzım açık okudum. Ayrıca bu yazı Kur'an'a göre yazıldıysa, yukarıdaki yorumda Steppen Wolf'un orada yazdığı ve hepimizin de bildiği Kur'an alıntıları ne oluyor? Ayrıca yazıda geçen bazı isimlerdeki karakter farklılıkları, yazının bölümlerinin google yardımıyla farklı sitelerden alınıp birleştirildiğini, yazarın yorumları ve kurgusu olmadığını gösteriyor, acemice! Yazı, yeni bir söylem geliştirmek adına yazılmış; ama kendi içinde söylenen bir adamın yazısı olarak kalmış! Evet, gerçekten Hz. Adem'in yaratılışına böyle bakmamıştık, iyiki de bakmamışız! Bu tür konular ciddi konulardır ve hem yazı yazmak hem yazılan yazıya yorum yapmak bilgi ister, bilgisiz ilim olmaz! Yani makale yazmak her baba yiğidin harcı değildir, google'dan kes yapıştırlarla olmaz o iş! Yazı iddiasız ve baştan aşağı saçma! Saygılar... |
|
|
|
|
Enes Evci
28.10.2010 21:21
@Steppen, öncelikle güzel yorumun için teşekkürler.
*Doğrudur. Hemen söyleyeyim ki bu konuları kesinlikle şahsi enaniyet meselesi yapmam. Bu
konuda birbirimize yardımcı oluyoruz hepsi bu. Benim söylediklerim senin söylediklerine
aykırı değildir. O aynı gerçekliğin farklı boyutundan bakmış ben insanın yaratıldığı
özütün yani cevherin(nefs) ademin de havvanında yaratıldığı aynı cevher olduğunu
söylüyorum.
*İsmail Cerrahoğlu: “(...) Kur'ân-ı Kerîm’de çeşitli sûrelerde zikredilen Âdem, genellikle insanı temsîl eder. Daha doğrusu Âdem’in hikâyesi her insanın hikâyesi demektir.” (A. Ü. İlahiyat Fakültesi Dergisi, C. XX, s. 88; “Kur'ân’da İnsanın Yaratılış Sahnesinin Düşündürdük-leri” başlıklı makale).
Muhammed İkbal: (Kur'ân’da) âdem kelimesi, husûsî bir ferd ismi gibi değil, bir mefhum olarak muhafaza edi-liyor. (...) (İslâm’da Dînî Tefekkürün Yeniden Teşekkülü, İstanbul, 1964, s. 100)
"Bu yorum için dayanağın tam olarak nedir ? Çünkü Kuran çoğulu kastederken Ademoğulları der . Senin çıkardığın anlama göre çoğulun çoğulu gibi bir anlamsızlık doğuyor " bu yorumunda aslında sende de bir çıkarsızlık var. Onada şöyle baktığımızda mutabık kalacağımızı düşünüyorum Steppen. Bir insanın adı Türk olabilir. Türk bir kalabalığıda temsil eder ama bireyide temsil eder bu bağlamda.
*cin ve nun bilinmezliği ifade eder. Cin & nun harflerinden oluşan bir çok kelimenin
ortak semantiği fiziki algıyla bilinmezliktir. Mesela: Cin, Can, Cenin, Cennet, Cani,
Canan, Mecnun hep bu tür kelimelerdir. Cennet öldükten sonra gerçek mahiyetini
bilemediğimiz kuranın bildirmesi ile ancak bildiğimiz bir yerdir. Ve kuran ifadesi ile
orası darüsselam yani mutluluk yurdu-emniyet ve güven yurdu. Ademin ilk evresinin
cennette oluşunun manası insanın ilk evrenininde ve allahla muhattap olması ile başlayan
mutluluk ve kaygısızlık halidir. Dünyaya inmek demek artık kaygılarla sıkıntılarla
imtahan edilmek demektir. O imtahanı geçince varılacak yerin önceden ademe gösterilmesi
cennetin hayali bir amaç olmaktan çıkarmak içindir.
*En son bana katılmadığın konu hakkında ben Fatiha suresinde "yanlız sana ibadet eder yanlız senden yardım dileriz" ayeti ve diğer surelerde de fazlasıyla karşımıza çıkan Allah'tan başka tapılacak kişi olmadığının farkındalığında olduğum için ben böyle bir sonuç çıkardım.
Ayrıca bkz: Muhammed Esed'in Kuran Mesajı ve Hikmet Zeyveli'nin Çalışmalarına. Kuran'ı kerimden şu ayetlere bakılması da araştırmacı arkadaşlar için yararlı olur düşüncesindeyim. (kesmenin soldaki rakamlar sure sağdaki rakamlar ayettir) 2/30-31-33-37 , 3/33-59, 5/27, 7-11-19-26-172, 17/60, 18/50, 20/115, 21/121
@Hakan Ares, sanada saygılar. |
|
|
|
|
Halit DURUCAN
28.10.2010 22:30
Sevgili Enes kardeşim. Yazdıklarını büyük bir meerakla ve dikkatle okudum. İnsanlığın tarihi serüvenine farklı bir boyuttan baktığın anlaşılıyor. Şayet senin söylediklerin doğru olsa; insanlık tarihinin yeniden yazılması gerekirdi. Bu konular ciddi ve ilim isteyen konulardır. Büyük din alimleri dahi bu konulara temkinli yaklaşırken bizim gibi bu konularda zayıf ve ilimsiz kişilerin yorum yapmaları sakıncalıdır. Yukarıdaki yorumları da dikkatle inceledim. Adam'ın tekil, Adem'in çoğul olduğunu belirtmişsiniz. Eleştirilere bu noktada katılıyorum. Yüce Rab, "Ey Ademoğulları" diye hitap edebilirdi. Ayrıca; önemli bir konuya daha dikkat çekmek isterim. Hz. Havva'nın Hz. Adem'in sol eye kemiğinden yaratılmış olmasını da yabana atma derim. Zira orada çok ince bir hesap yatmaktadır. Bu konuyu derinlemesine bir ulema kisfesiyle sizlere anlatamam; haddimi bilirim ve ukelalık etmek istemem. Ancak; dini bilgileri güçlü olan, fıkıh, kelam ve arapça konusunda kendisini yetiştirmiş arkadaşlar bu konuyu araştırabilirler. Ben çok öncelerde mühim bir dergi ya da kitap olsa gerek, eye kemiğinden yaratılma konusunu okumuştum. Neredeyse aradan otuz yıl geçti. Bu insan neslinin ensest ilişki olmaması için Yüce Allah'ın bu şekilde Havva'yı yarattığı konusu anlatılıyordu.
Aklıma takılan bir başka nokta şudur: Adem, peygamberden öncede ilkel insan sürüleri vardı diye bir tez ortaya atılmış. Buna pek inanmıyorum. Zira Yüce Rab, kuran-ı Kerim'de insan sürülerinden bahsetmiyor. Adem'den bahsediyor yani bir tek insan türünden bahsediyor. Sizin tezinize göre insan sürüleri var idiyse, niçin Adem Peygamber için bir eş yaratılmış cennette. Ve her ikisi de şeytanın nefsine uyup elma yemiş ve cennetten kovulmuş, yeryüzüne indirilmiştir. Sizin tezinize göre insan sürüleri arasına sürülmüş!! Halbuki, Adem Peygamber'in ilk yaratıldığı yer yeryüzü değildi, cennet'ti.
Sevgili kardeşim, değişik bir konu olmuş. Burada fikirlerini beyan eden tüm arkadaşlara selam eder, acizane görüş belirttiğim içinde tekraren affınızı rica ederim.
Saygı ve selamlarımla |
|
|
|
|
.. ..
28.10.2010 23:10
"Belki" ile başlayan cümleler kuracağım. Çünkü bu konular ilim ister. Ben o ilme vakıf değilim. Hele gafil olanın bu konuları zikretmesi bile gülünçtür. Ama Enes kardeşimin arkasındayım. Kur'an o kadar geniş yelpazeli bir kitap ki, belki baktığımız ama göremedğimiz şifreleri var. Bizim aciz ve küçük beynimizin algılayamayacağı gerçekler... Mesela şu ayetler: 71/17 “Allah sizi yerden bir bitki gibi bitirdi.” 71/18 ”Sonra sizi oraya tekrar geri çevirecek, ve sizi bir çıkarışla, diriltip çıkaracaktır.” Ayetlerde ilk insanların yaratılırken, bir tek insandan yaratılmadığı, bir çok insandan yaratıldığı vurgulanıyor olabilir. 49/13 ”Ey İnsanlar gerçekten biz sizi, bir erkek ve bir dişiden yarattık. Birbirinizle tanışmanız için halklar ve kabileler kıldık. Şüphesiz Allah katında sizin en üstün olanınız,(soyca değil) Takvaca en ilerde olanınızdır. Şüphesiz Allah bilendir haber alandır.”
Buradaki "bir erkek ve dişiden yarattık" ifadesi üreme, çoğalma şeklini anlatıyor olabilir. Yani üremenin gerçekleşebilmesi için, sperması ile yumurtalığın birleşmesi anlatılmak isteniyordur belki de. Yani amip gibi Adem ve Havva'dan bölünerek çoğalmış olamaz insanlar. |
|
|
|
|
Enes Evci
29.10.2010 01:06
Halit Abi ve Mustafa kardeşim teşekkürler yorumlarınız için.
Öncelikle size katılıyorum. Katılmamın sebebi: Bu iş gerçekten arapçaya derinlemesine hakim kişiler + tüm dinleri bildiği gibi müslümanlığı başta çok iyi bilen kişiler ve birazda felsefik özelliği olan kişilerce daha net ama kalıp kalıp kitaplarca anlatılabilir.
Benim amacım zaten "kendi bilgimce" + "kendi araştırmalarımca" ortaya sunduğum bu teze benzeyen konudur. Amacım: Burada fikrine ve zekasına inandığım arkadaşlarla zaten bunu irdelemek ve konuşmak.
Çünkü dikkat ettim bu konudan bahsediliyor ama çoğu kişi cürret edemiyor ve etmiyor yazmaya. Ben cürret mi ettim? Hayır sadece kendi aramızda bunu geliştirebilmek açısından çomak soktum desek daha doğru olur.
SORULARA CEVAP VEREYİM: @Halit Durucan
*Sayın Abim öncelikle ben temelde kuran-ı kerim'i esas alan ve dahada önce belirttiğim gibi temeli olmayan şeylere hiç bulaşmayan bir adamım. (Hani bu ömer çelikalınmı ne öyle zirzoplar gibi olmayı hiç istemem onlarıda esas almam) Havva'nın Adem'in kemiğinden yapıldığı KATTİ SURETLE kuran-ı kerim'in hiç bir yerinde yazmaz. Adem den aynı nefs olarak geçer, orda kullanılan Adem, Hz. Adem den ziyade "İnsan" anlamını taşır. Bir sürü örnek var ama tekrar şu örneği söylemek istiyorum: *İsmail Cerrahoğlu: “(...) Kur'ân-ı Kerîm’de çeşitli sûrelerde zikredilen Âdem, genellikle insanı temsîl eder. Daha doğrusu Âdem’in hikâyesi her insanın hikâyesi demektir.” (A. Ü. İlahiyat Fakültesi Dergisi, C. XX, s. 88; “Kur'ân’da İnsanın Yaratılış Sahnesinin Düşündürdük-leri” başlıklı makale).
* İkinci katılmıyorum dediğiniz paragrafta da yine aynı konu(bizi çelişkiye sokan konu) var. Adem insandı. İnsan insanlığının farkında değildi, ta ki allah onu tekrardan yaratana kadar. Açıkladım bunu, kuran-ı kerimde "yarattık" cümlesi tam manası ile yarattık olarak geçmez bir nevi restore edildi anlamındadır kaba tabiri ile. Yani insan allahın ona kendi özelliklerini vermesi ile tekrar daha bilinçli ve zeki bir insan olarak dünyaya (burası önemli) bir halife olarak geldi.
Ayrıca bahsi geçen "cennet" bizim şuan iyi amellerimiz vb. sayesinde gideceğimiz cennet değildi. Bahsi geçen cennet dünya idi. Çünkü insanlığının farkında olmayan vahşi insana dünya zaten cennet değildi. Tekrar restore edilmiş insan(restore lafını kullanmayı pek istemiyorum ama daha anlaşılır olması açısından kullanıyorum) kendi bilincini, adabını, kuralları, var olma amacını, nahifliğini, düşünme yetisini, allahtan aldığı özellikleri ve en önemlisi allah kendilerine "sizin rabbiniz kim?" dediğinde "sen bizim rabbimizssin" diyebilecek kıvama geldiğinde işte tam manası ile insan olmuş ve dünya ona bu boyutta cennet olmuştur. Ve evet elma meselesi (ki oda elma değildir türü belirtilmez meyva olarak geçer) insanın maruz kaldığı ilk sınavdır. Günahı elma ile tadan, Habil Kabil cinayeti ile (allahın cinayeti yasaklamasını bile bile işlenen cinayet) dünya insanın "o anki" durumunda cennetlik özelliğini yavaş yavaş kaybetmesine neden olmuştur.
Ki şimdilerde biz bunu en iyi tadan nesiliz ve bizden sonrakiler daha şiddetli tadacağını düşünüyorum. Vahşiden İnsana İnsandan (şuan) tekrar vahşiliğe doğru gidiyor insan. OMZUNDAKİ YÜKÜ ATTI, NAHİF ONURLU ASİL DURUŞUNU BIRAKTI İNSAN.
|
|
|
|
|
steppen wolf
29.10.2010 02:14
*İsmail Cerrahoğlu: “(...) Kur'ân-ı Kerîm’de çeşitli sûrelerde zikredilen Âdem, genellikle insanı temsîl eder. Daha doğrusu Âdem’in hikâyesi her insanın hikâyesi demektir.” (A. Ü. İlahiyat Fakültesi Dergisi, C. XX, s. 88; “Kur'ân’da İnsanın Yaratılış Sahnesinin Düşündürdük-leri” başlıklı makale).
Bu konudaki örnekler çoğaltılmalı . Başka din alimlerinin de bu fikri destekler nitelikte örnekleriyle tezini güçlendirmelisin. Ayrıca kişi Adem’le , türü temsil eden (çoğul ) Adem’in ayetler içerisinde ayırt edici özelliği olmalı . Kuran’ın Hz. Adem’den mi yoksa insan ırkından mı bahsettiğini anlayabilmeliyiz . Şu haliyle yani şimdi kabul edilen haliyle Adem’i kişi olarak , Ademoğulları’nı ise insan ırkı olarak kabul edebiliyoruz .
Ayrıca tezin tüm ayetlere uygulandığında başarılı olamıyor .
ÖRNEK :
Onlara, Adem'in iki oğlunun haberini gerçek olarak anlat: Hani birer kurban takdim etmişlerdi de birisinden kabul edilmiş, diğerinden ise kabul edilmemişti. (Kurbanı kabul edilmeyen kardeş, kıskançlık yüzünden), "Andolsun seni öldüreceğim" dedi. Diğeri de "Allah ancak takva sahiplerinden kabul eder" dedi (ve ekledi:)
Mâide 27
(Adem ile eşi) dediler ki: Ey Rabbimiz! Biz kendimize zulmettik. Eğer bizi bağışlamaz ve bize acımazsan mutlaka ziyan edenlerden oluruz.
A’râf 23
Bu ayetlerdeki Adem’in kişi olduğu çok açık . Diğer ayetler için biraz zorlama da olsa tezin kabul edilebilir. Fakat diğer yandan aynı şekilde kişi olarak da Adem’i kabul etmeye çalışsak ona da itiraz edilemez .
Bence fikir güzel , bir çok yönden kabul edilebilir fakat tam olarak güçlü değil . Şu anda çürütülebilir gözüküyor ve açıkçası beni tam anlamıyla ikna edemedi . Başka argümanlarla da tezini güçlendirebilirsen bilinen Adem hikayesine iyi alternatif olabilir .
Bu tezi daha önce evrimci bir İslam araştırmacısından da duymuştum . Bu fikir evrimle Kuran’ı bağdaştırabilir iddiasıyla ortaya çıkmıştı .
|
|
|
|
|
.. ..
29.10.2010 09:13
Bahsettiğin yazıyı baştan beri okuyorum. Ve yazmamak için zor tuttum kendimi. Anlarsın...
http://www.ozgurroman.com/uyegunluk.aspx?gid=5652&uye=739 |
|
|
|
|
kübra küçük
29.10.2010 12:25
yaradılışı,sorgulamak her insanda vardır...neden yaratıldım,nasıl yaratıldım,niçin yaşıyorum,geçmişteki yerim ne,gelecekte ne olacağım vs. vs.... kendimize soru soracak olursak daha birçok sıralayabiliriz...islama gerçekten vakıf olmuş insanların böyle sorulara cevabı kesindir...ama felsefik yaklaşınca herkes farklı yorumlar getirir...ben tutup derim ki ayeti kerimede "Sizi Biz yarattık" (Vâkıa, 56/57) diye geçiyor haşa haşa o zaman ALLAH tek değildir mi demeliyiz ...böyle herkes farklı farklı yorumlar getirebilir... biride tutup ALLAH tek başına yaratamadı meleklerle vs. varlıklarla beraber yarattı der...haşa haşa haşa...böyle düşünmek yerine tefsir alimlerinin sözlerine kulak vermeliyiz ...benim gibi basit dini hakkıyla yerine getiremeyen bir insan kim oluyor ki ayetlere o küçücük beyniyle yorum getirmeye çalışıyor...ben ki zerre değeri olmayan aciz bir insan ...ayetlerdeki hikmeti anlayabilir miyim ??? kendi adıma söylüyorum bunları ...ALLAH katında dünyanın sivrisineğin kanadı kadar değeri yoksa dünyaya bağlanmış benim gibi bir kulun değeri nedir ki??seni bilmiyorum tanımıyorum.ALLh katında iyi bir kul musun hakkı batıldan ne dercede ayırıp uygulayabiliyorsun bu sen ve ALLAH arasında ... hiç şüpem yok rabbimin indirdiği kurana iman ettim...kafama görede yorumlamıyorum... yazdıklarına kendin bile inanamazsın evet evrim teorisi kadar saçma değil...dine dayanarak yazmışsın...kendi ilmin ışığında kendi tezini savunmuşsun...ama bu knu üzerinde çok durma ayetleri yargısızca oku...yorumlandığı gibi... derinlere inme farklı anlamlar arama...öyle ya bir lafı nereye çekersen oraya gider diye bir söz var sen onu nasıl algılamak istemişsen öyle anlamışsın ne diyim...bu fikre düçar olmuşsan ...hak katında naçar kalırsın... tefsir alimlerinin ışığının ardından yürümek daha hayırlı onlar kendi yollarına güneşi tutan insanlar biz küçük bir kandille ne kadar doğruyu buluruz bilmem...benim fikrim budur...senin fikirlerinede saygılıyım... sevgl...
|
|
|
|
|
Enes Evci
29.10.2010 15:11
Teşekkürler Kübra,
Biz bu ve bunun gibi bir çok konuda topu alimlere atarsak bence bu iş olmaz. Çünkü "alim" dediğin adam alo155 gibi bir telefonun ucunda devamlı istediğinde arayıp birşey öğrendiğik bir kişi değil.
Ayrıca alimler biliyordur, onlar yapsın, onlar doğrudur diyede benim araştırmamam, yargılamamam, düşünmemem olmaz bu bana göre müthiş bir hata ve eksiklik olur.
Söylediklerim "aslında" tam olarak bir tez değildir. Bu yazdıklarım gayet açıktır. Yalın hali ile
-İnsan cinsi/nesli/türü Hz.Adem den önce vardı ve bu insan türünün topluluğum adıda Adem di. -Allah dünyada kendinden bir halife yaratacağını söylediğinde dağlar taşlar bile ürktü bunu biliyoruz. Şimdi Kübra şurdan bile yola çıkabilirsin. Demekki bu teklif dağa denizede geldi, yani bu karardan önce vardı, bu yükü kaldıramadılar/kaldıramayacakları anlaşıldı ve dünya üzerinde tek varlığa yani Adem nesline yani İnsan'a verildi. Ve insan allah tarafından özelliklerine özellik eklenerek yeniden yaratıldı(restore edildi)"yarattık" derkenki arapça kelimetolojisine bak "tam yaratmak" değildir kastedilen, restore manasındadır.
- Bu dediklerimde allah insanı yaratmadı falan demiyorum, aksine daha müthişi gerçekleşti yarattığı insanın öyle bir yaradılışına tekrar şekil verdi ki biz bu hale geldik. Ensest ilişki falanda olmadı diye düşünüyorum.
-Piyasada o kaynağı olmayan o kadar çok sallama hikaye var ki bunlar çok üzücü bence artık birilerinin çıkıp artık "bunlara inanmayın" demesi lazım. |
|
|
|
|
Nermin Gömleksizoğlu
29.10.2010 16:19
Söze nasıl başlayacağımı bilemedim ama bu konular yıllardır dikkatimi çekmesine rağmen konuşmak cesaritini bile gösteremem.Neden derseniz,benim bir konuda konuşabilmem için yeterli donanım da bilgiye sahip olmam gerektiğine inanıyorum.Yeterli bilgiye sahip olamasamda mantıken bir konu varsa mantığımın yettiği kadar irdelemesinide çok severim.Ben kendi adıma söylüyorum kuran-ı kerim'i tam manası ile öğrenmek istiyorsam yorumlarından yola çıkarak değil kökeni olan arapçayı öğrenip kökünden yola çıkmak isterim.Bu demek değildirki alimlermizin yorumlarına saygısızlık olsun. Asla değil ama asıl olan bir şey var ortada "kuran-ı kerim" ve bize yansıtılan o kadar farklı yorumlar varki yoruma yorum yapmakta bence doğru değildir diye düşünüyorum. Enes, mantığnı seviyorum senin lakin "konu kuran-ı" kerim olunca susmayı tercih ediyorum. Kendimi yetersiz görüyorum... |
|
|
|
|
ugur korkmaz
29.10.2010 22:45
Ayetler disinda yazilanlari anlayis mantik yürütme olarak kabul ettigimizi düsünerekten benim de yazacaklarimin fikir yürütmeden öte birsey olmayacagini hemen bastan belirtmek isterim!
Bakara Suresi 30.Ayet
“Hani, Rabbin meleklere, "Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım" demişti. Onlar, "Orada bozgunculuk yapacak, kan dökecek birini mi yaratacaksın? Oysa biz sana hamd ederek daima seni tesbih ve takdis ediyoruz." demişler, Allah da, "Ben sizin bilmediğinizi bilirim" demişti.”
Bu ayette Enesin de belirttigi gibi yeryüzünde Adem(a.s)den önce varliklar olabilecegi mantigi yürütülebilir,ama bu varliklar "insanogludur" diye kesin bir tahmin yürütmek mümkün degil! Insanoglu da olabiliiiir,melek ve cinler de! eger bir halife atanacaksa melekler kendilerini layik gördükleri icin Adem(a.s)nin halife atanmasindan saskin olmus olabilirler. Benim ayette kafamda soru isareti yaratan baska bir konu ise,eger Adem(a.s)i yaratmaktan bahsediyorsa Allah'ü Teala,Ademin etten kemikten kandan bir varlik olacagini bilmeleri imkansizmis gibi geliyor bana meleklerin,cünkü gelecegi yalnizca Allah(cc) bilebilir,bu yüzden yaratacagim kelimesini Enes'in belirttigi gibi atama manasinda düsünmek mümkün olabilir!Melekelerin bozgunculuk yapmak kan dökmekten kastettikleri de,oglu Kabilin Habili öldürmesine taniklik ettiklerinden ötürü söylenmis olabilir.Yani kön döken bir varligin yeryüzüne halife atanmasi saskinlik yaratmis olabilir.Ama dedigim gibi,bunlar sadece ihtimalden öteye gitmez,fikir yürütme sadece. |
|
|
|
|
Enes Evci
29.10.2010 22:56
Şu var ki "geleceği tahmin etme" gibi bir konu yok meleklerde. İnsan yande Adam Cinsi zaten yer yüzünde vahşi kan döken bir varlıktı. Melekler halifeliğin ona verileceğini öğrenince şaşırdılar.
Ama Allah Adamı öyle bir restore ettiki Adam Adem oldu İnsan İnsan oldu yenilendi ve halifeliğe yakışır bir tür oldu.
Zekası olup kullanamayan insana kelimeler öğretildiğinde ve restore edildiğinden sonra meleklerin karşısına çıktığında bunuda kanıtladı zaten. |
|
|
|
|
ugur korkmaz
29.10.2010 23:12
Enescim,sevgili arkadasim yazdiklarin yorum olmaktan cikmaya basladi iyice bence.Iddaali ve sanki ordaymis yasamis gibi yazmaya basladin!Buna itiraz edebilirsin tabiki,o halde belgeyle iddaa et lütfen.Her halükarda "iddaa" kelimesini tekrarliyorum istek disi da olsa,cünkü neticede iddaa seninkisi gercek degil!Umarim anlatabilmisimdir söylemek istedigimi |
|
|
|
|
ugur korkmaz
29.10.2010 23:15
Sunu da belirteyim "restore mestore" tövbe de! Allah kusursuz yaratandir,bir cok ayette gecer bu,ne restoresi tövbe hasa? |
|
|
|
|
Enes Evci
30.10.2010 00:43
Şimdi Uğur Bey yazımı daha detaylı ve tane tane bir kez daha okumanızı öneriyorum. Bakarsanız göreceksiniz "restore"yi neden dediğimi, yorumlarımda da restore kelimesini kullanırken "böyle demek istemiyorum ama en iyi anlatan cümle bu" dedim zaten.
Bu arada materyalist bla bla bla bir adam değilim ama şunuda biliyorum haşa ile tövbe ile yaklaşmak bazı saffalarda bizi geriye götürür.
Yazımda "kesinlik" yoktur. Tez değildir, örnek, idda falanda değildir. Böyle olsaydı eğer zaten daha detaylı bir şekilde üniversiteye tez olarak sunmak için daha detaylı yazar çizerdim.
Bu bahsettiğim sadece benim inandığımdır.
Çünkü!!! Kuran-ı kerim de havvanın yaratılması doğrudan doğruya tam olarak kattiyen bahsedilmemiştir daha bir sürü burda inanılan ama kuran-ı kerimde olmayan madde sayarım size.
Şimdi internette bakın mesela Hz.Adem diye aratın nelerle karşılaşacaksınız. Kaç yıl yaşadığı, kaç tane çocuğu olduğu adım adım neler yaptığı kime küstüğü kime kızdığı falan filan.
Ben bunlara inanmaktansa kendi (sizlerin deyimi ile) tezime inanıyorum. Ama evet neticede bu bahsettiklerim zamanı geriye saramayacağımız için kanıtlanması zor bir konudur. Ama "haşa"lık "tövbe"lik bir şey yazmadım.
Korkularımız bizi düşünceden araştırmaktan uzaklaştırmamalı diye düşünüyorum, tabuları sevmeyen bir adamım belkide ondan bu duruma kendimce açıklık getirdim.
Son olarak bunu herkese söyleyeyim: Bildiğiniz şeyler gerçekten doğru mu? Bu çok önemli. Yukarda da konuştuk havvanın ademin kemiğinden yaratıldığı gibi konuları. İnsanlar inanmış buna. Eğer biz kuran-ı kerimi esas alıyorsak böyle bir bilgi yok kuranda. Ama eğer hurafeleri esas alıyorsak 1 adım ilerleyemeyiz. |
|
|
|
|
ayhan kuruder
6.1.2011 00:27
selamlar Forumda yeniyim sadece nette gezinirken tesadufen takildim ve uye oldum o sebeble hemen tezimi fikir ve goruslerimi aciklama geregisuan dusunmiyorum ama yazilanlari tamamen okudum fikirlerine katildigimda oldu sacma buldugumda cunku gunumuzde artik oyle bir toplum haline geldik ki kuran onumuzde dururken kalkip baskalarin baskalarindan duyduklariyla buyuduk diye dusunuyorum.cahiliye devrine dogrumu gidiyok acaba peki ya ondan da oncesi var neyse diyecemm enes arkadasa hak vermemem elimde degil bu tur konular aslinda kaynaklariyla cok guzel olurdu |
|
|
|
|
Burak Zeki
8.12.2012 16:41
Aynı şekilde beni buraya üye yapan bir konuydu bu. Evet hepiniz gerçekten haklısınız. Bilgimiz olması gerekiyor , arapçayı iyi bilmeliyiz,çok kaynak yazmalıyız vb..Bunlar doğru bence de.. Şimdi şu soruyu sormamız gerekiyor? Biz mülümanlığı nasıl yayabiliriz? Baksanıza bilim ne diyor:İnsanlar maymundan türedi ,diyor. İspatları da var. Yalancısınız,imansızsınız,ateistsiniz diyen var ama ispat edebilen yok. Kaldı ki adamların ispatı hiç te yabana atılacak cinsten değil.. Bi araştıralım bu konuyu. He bunu dinliyoruz diye dinden çıkmış mı sayılırız? Bence değil ki zaten Allah bize aklı sadece onu dinlememiz için vermemiştir. Kullanın beyninizi demiştir. Ben sizi diğer varlıklardan farklı kıldım. Herkes bana tespih eder. Dilesem hepinizi böyle yaratabilirdim de diyor. Allah onu anlamamızı istiyor. Bu konu da fikir yürütmek... Evet tehlikeli ama olmamalı da diyemeyiz. Adem den önce insanın olduğu ispatlanıyorsa demek burda da oturup düşünmemiz gereken, Allah ı anlamamız gereken birşeyler var.. Bence orda melekler Biz seni tespih ediyoruz insan kan dökücü derken, bizi neden tercih etmedin demiyorlar. Allah ım biz seni biliyoruz biz sana tespih ediyoruz. Binevi biz sana yetmiyor muyuz(haşaaaaaaaa) diyor? Bence Allah burda ben bilirim siz bilmezsniz derken ben insanı da melekler gibi yaratırdım beni tespih ederlerdi ki o zman zaten insana gerek kalmazdı,o yüzden ben onları bir nefsten yarattım diyor. Bu benim aklıma uyan tarafı..Doğru olan bu da demiyorum,bu halimle diyemem de..Demek burda Allah ın ilmi var. O bizi belkide geçekten yeniledi.belki de yaratılış amacımıza göre yeniledi. belki de anlatmak değil de anlaşılmak istiyordur Allah.. Kimse bilemez kimse sorgulayamaz ama bu hiç konusmamamız gerektiği anlamına geldiğine inanmıyorum acizane fikrimce.. Bu yazı doğrudur demiyorum ama yanlıştır da diyemem ama tartışmaktan da geri kalmam. Çünkü yaradılışı anlayabilrsem (bu Allah ın isteğiyle olur) o zaman tüm Allah a karşı olanları,ateistleri vb lerini Allah a inandırabilirm ve şeytanın oyunlarına karşı dimdik durabilrim.Susmak bazen iyidir ama bazen her konusanı da dinlememiz anlamına da gelebilir. öyle bir zmandayız ki bugünler son zmanlar.Yani susma zamanı değil.. Allah ı anlamaya çalışmalı ve bunu tüm dünyaya anlatmalıyız inşAllah.. |
|
|
|
|
Ömer Durgun
5.2.2014 03:22
tezi şuanda Mustafa İslamoğlu da savunuyor ama benim aklımı kurcalayan taraflar var tezde... |
|
|
|
|
Ümit Zafer Bağcı
5.2.2014 14:53
Enes bey, açıkladığınız bu düşünceyi savunan islam alimleri var. Ama bu düşünceye karşı çıkanlar da var. Şimdi sizin bu düşüncenizi kabul edecek olursak, evrimciler haklı oluyorlar. Çünkü dediğiniz gibi olursa, ilk insanların maymundan hiçbir farkı kalmıyor. Böylece sonuç maymunla insanın ortak bir atası vardıya çıkabiliyor. Oysa bulunan fosiller bunu yalanlıyor. |
|
|
|
|
Ümit Zafer Bağcı
5.2.2014 14:57
Burak zeki, bilim asla insanlar maymundan türedi demiyor. İnsanla maymunun ortak bir atası vardır diyor ama bu da daha bir teori yani bilimsel bir kimlik kazanamadı. Ve somut hiçbir delilleri de yok. Sahte birkaç resim öne sürdüler ama hiçbirinin geçerliliği yok. |
|
|
|
|
sarp kaçmaz
24.6.2014 11:35
Öncelikle biraz ön yargılı bir yorum yapacağım için şimdiden özür dilerim. @kübra küçük Dediklerin kesinlikle doğru ama senin için. Aciz beyne sahip olanlar için Kur'an ı anlamak, başkalarının yorumlarıyla dini yaşamaktır, o da senin Kur'an ı değil, Çevirenin yarattığı dini yaşadığın manasına gelir. "Kur'an Apaçık gönderilmiştir" diye bir ayet var sen mi doğrusun kübra yoksa Kur'an mı? Hanginize inanmak gerek? Kafa kapatmayla olmuyor bu işler. Kur'an bu kadar açık olduğunu belirttiği halde sen anlama sıkıntısı yaşıyorsan gerçekten büyük bir sorunun var. Kur'an şifrelerle doluymuş, bizim, anlamamız için alim olmamız, ilim, irfan sahibi olmamız gerekirmiş, gibi konuşanlara ayrı bi ön yargım var, onlara gerçekten sinir oluyorum. Kur'anı hristiyanlıkta olduğu gibi papazların ellerine teslim etmemiz gerekiyor herhalde bu kişiler için. Papazlar bize anlatacak biz onlar ne derse uygulayacaz. Ozaman gerçekten Kur'an çelişkiler ve yalan dolanlarla dolu bir kitap oluyor demek ki sizin düşüncelerinize göre. Kur'an bu kadar zor anlanan bir kitapsa, bizi yaratan gerçekten sınırlarımızı bilmiyormuş, ki anlama kapasitemizi aşacak bir kitap göndermiş bize. Yazık oldu bize, çünkü anlayamayacağımız bir dine mensup olduğumuzdan asla bir müslüman olarak ölemeyeceğiz. Kızgınlığımdan dolayı tekrar özür dilerim. Ama her yerde bu aptalca, "Kur'an ı anlamak bizim beynimizin yeteceği bir şey değildir yazısı görmekten iyice bunaldım. Ama şöyle bir şey var; bu sadece benim şahsi şüphemdir, Kur'an ında değiştirildiğine inanmaya başladım 1 haftadır. O ayrı bir konu benim için.
Neyse gelelim diğer meseleye; Son bir kaç gündür bu konu üzerinde deli gibi kitaplar okuyup araştırmalar yaptım. Ve bu konuya getirilebilecek en güzel açıklamanın sümer tabletlerinin çevirilerinde olduğunu gördüm. @Enes avcı arkadaşıma nerdeyse tamamen katılıyorum. Sümerler 6000 yıl önce yaşamış kadim bir uygarlık, öyle ki bu zamanda sahip olduğumuz teknolojiyle zar zor keşfettiğimiz onlarca şeyi binlerce yıl önce gözleriyle görmüşler elleriyle dokunmuşlar gibi anlatmışlar. Bu tabletlerin çevirilerine bakmanızı şiddetle tavsiye ederim. Kur'an 1400 yıl önce bu olayları öngörmüştü dediğimiz olayları ve fazlasını 6000 yıl önce sümerlilerin bildiklerini göreceksiniz. En son 12. gezegen adlı kitabı okudum bu konu hakkında, Zecheria Sitchin'e ait. Tavsiye ederim.
Kimse yanlış anlamasın beni, ben gerçekten bir yaratıcı olduğuna canı gönülden inanıyorum, ama Kur'an ı okudukça çelişkilere düştüm anlam veremediğim bir sürü ayete denk gelmeye başladım. Bu da anlamadığımdan değil, aslında gayet açık ve net şeyler ama ben Kur'an da böyle ayetlerin olmasına anlam veremiyorum. Ama burası bahsettiğim konuların yeri değil. Açıkcası yardıma ihtiyacım var ama Kur'an ı ezbere bilen, arapça üzerine ihtisas yapmış kişilerden bile bir cevap alamadığım ve diyanet işlerinin bile sorulara kaçamak cevap verip kaçtıklarını, konuyu kapattıklarını gördükçe de sorularıma cevap bulamayacağımı anladım. Tabi ki cevapları aramaya devam edeceğim. Sanırım insan doğası gereği onu yaratanın gerçek kelimelerini bulmadan içindeki huzursuzluğu ve boşluğu giderecek durumda değil. Bir yaratana ihtiyacımız var, ya da bir yaratanımız olduğunu hissettiğimiz, içimizde bir yerde bunu bildiğimiz için, onu bulmadan huzura kavuşamayacağız. Benim için bu böyle... |
|
|
|
|
Metin Koca
10.5.2017 11:17
2014 yılından beri daha bir şey yazılmamış. Neden yazmıyorsunuz?
|
|
|
|
|
Bu Nedir? - En Popüler 100 Yazar
|