eksi on sekiz

 
   Tüm hücrelerine kadar karanlık olan bir odadaysan tek görebildiğin şey düşüncelerdir.  Alacakaranlığa yaklaştığımızda  tenin bana rastlarsa kekeme dünyana Yunan Tanrıları inmeye başlar.

    Bildiğiniz türden bir kasiyerim hani şu dev alışveriş merkezlerinin en sıkıcı yanı var ya işte orada sizi ben karşılarım. Size efendim demek zorundayım efendi kelimesinin anlamını bilmeyen insanlara dahi bu şekilde seslenmek  benim zorunluluğumdur. Halbuki içimden bazen hoşgeldiniz yerine yine mi sen orospu çocuğu diye seslendiğim olur.
     Yıllarca, istediğim ölçülere getirmek için spor bağımlısı olan  bu iri kalçalarımın en büyük talihlisi şu zavallı koltuk. Size yapabildiğim tek iyilik ise;derin bir göğüs dekoltesinden öteye gidemiyor malesef günlük efendiler.
     Bütün gün gözlerimin ekranına yüzlerce insan yüzü yansıyor, yaşlılar,yakışıklılar,çocuklar...eğerki azgın ruhum yüzünden kovulacak olursam  bir polis karakolunda  suçlu simaları arayan bir bilgisayar olarak işe başlayabilrim.
    Görüntü haricinde  ses taraması da yapabilirim. Beni tüm gün bu düşünceler oyalamayı başarıyor fakat şu aptal  'dıt' sesi  yüzünden tüm barkotlar küfür bağımlısı oluyor.
    Bu işe başlayalı yaklaşık iki ay oldu kendimi zor tutuyorum, yatağımda vakit geçirmeyi özledim fakat bu iş gerçekten yorucu,yatakta beni bekleyen sadece uyku oluyor.
    Dün bir erkek dikkatimi çekti  gri pijamasının üzerine deri ceket giymişti botları sarı tonlarındaydı bağcıklarını ise bağlamamıştı. Arka reyonlardan birinden cips bira falan aldı kasaya doğru gelirken bakışlarım üzerindeydi farketmiş olsa gerek ki boş olan diğer kasaya yanaşmadı bile. Elindekileri önüme bıraktı ve 'prezervatifleri bulamadım' dedi. Kasanın başucundaki rafı göstererek 'işte burdalar' dedim. Şöyle biraz bakındı  parfümü beni tahrik ediyordu parmaklarımı zor zapdediyordum. Derken yüzündeki pis gülümsemesiyle göz kırparak'sen olsan hangisini seçerdin'dedi. Biraz daha uğraşırsa  polisler bizi ayırana kadar onunla burada sevişecektim. Umursamaz bir gülücükle  'ben riski severim' diyerek cevapladım. 'peki o zaman' diyerek elini raftan uzaklaştırdı. Cips ve içkinin cebinde açtığı zararla marketten çıktı.
      Kurulu mayınlar kadar tehlikeli bir şekilde koltukta saatleri saydım yatağıma ulaşıp  parmaklarımın kıymetini anlamak istiyordum. Çıkış saatim geldiğinde bacaklarım sürtünerek yanma prensibini kavramıştı artık.
    Marketin kapısından adım attığımda çabuk adımlarla eve doğru ilerliyordum. Sokak lambası önüme bir erkek gölgesi düşürdü. Sonra kulağıma onun sesi geldi:
__ Bakar mısın?
Arkamı döndüm:
__ Bir çikolata içmek ister misin?
  Dersine çalışmıştı. Siz erkekler ne zaman doğrudan sonuca gideceksiniz? Arzularığım insanlarla yatmadan önce onları tanımak istemem bu tadımı kaçırıyor çünkü. Arkamı döndüm ve seslendim.
__Bende  seninle yatmak istiyorum yürü benimle.
   Evim markete 34 sokak lambası uzaklıkta her gün onları sayrak giderim ve evime dönerrim. Bu akşam gerçekten hızlı sayıyordum onları.







    Anahtarın kapının deliğine girmesi bile beni heyecanlandırmaya başlamıştı ellerim titriyordu. Farkettirmemeye özen gösterdim. O ise çok soğuk kanlıydı konuşmuyordu bile. Nihayet sersem kapı açıldı ve içeri girdik ışığı açtım  topuklularım beni terkettiğinde  o daha da devleşmişti. Bu çok hoşuma gitti ışığı kapadım ve yatağa uzandık dudaklarım onunkileri hapsetmişti.
   Atışları kuvvetlenen kalbim rahatlamak için benden daha derin nefes almamı istiyordu.  Nefesim onunkinden ufak lokmalar alıp kalbime ulaşıyordu.  
    O,dudaklarımı ısırmayı bırakıp boynuma hücum ettiğinde  saçlarını kökünden sökebilecek bir güce sahiptim ama tek yaptığım  parmaklarını saçlarında dolaştırmak oldu.  Yatağımı gerçekten özlemiştim.  Bu fikir beni anlık gülümsetti ve bu fırsatla kıyafetlerimden kurtuldum. Hiç birşey görünmüyordu dokunmak gözlerimin bu gibi anlardaki en güvenilir yardımcısıydı.
İri ve kaslı kolları vardı yüzü geniş ve sert kemiklerle doluydu saçları ise aksine yumuşak.
  Üzerimde kocaman bir dev vardı sıcak ve güçlü bir dev. Elleri tenimi dolaşıyordu. Dudaklarım ve boynumda romantik çocuğu oynarken  göğüslerimde hırçınlaşıyorlardı.
  Esrar torbasının içine hapsolmuş gibiydik tarifi mümkün olmayan bir sarhoşluktu bu. Sonra penisi ruhuma değdi canım yanıyordu,fakat acı bazen lezzetlidir. Yatağımda 9.2 şiddetinde bir deprem oluyordu  fakat bu defa kimse bitsin diye beklemiyordu. dakikalar sonra artçı şoklarda tükendiğinde yatağımda yeni bir aids hastası  sigarasını kaybolan zamana üflüyordu.