Sevdama Yolculuk.
Sevmek ve benimsemek duygusu öyle bir duygu ki, insan nasıl anlatır bilemiyorum. İki yıldır aklımdan çıkmayan bir sevgili gibi. Yatıyorum, kalkıyorum, hep aklımda o.
Yavaş yavaş yaşlanmaya başlayan bedenime huzur, mutluluk ve rahatlık verecek bir yer ararken iki yıl önce rastladım ona Ege sahillerinde. Dağlardan aşağıya doğru denize kadar uzanan yeşil örtüsü, muhteşem koyları, turkuaz, mavi ve lacivert, denizi. Bir birinden güzel, iki adası.
Tek kelimeyle çarpıldım. Ağzım açık kaldı. Saatlerce hatta günlerce ondan gözlerimi alamadım. Her yerini her köşesini inceledim. Günler geçtikçe bu ilgim daha da artmaya ve tarifi mümkün olmayan bir duyguya dönüşmeye başladı. Onunla yatar, onunla kalkar oldum. Mutlaka her sohbetin içinde ondan söz eder oldum.
Ailem, çevrem, arkadaşlarım bana hasta muamelesi yapmaya başladılar. Arkadaşlarımla sohbet sırasında alay konusu bile oldum. Birazdan yine ondan bahsedecek diyenler bile oldu. Dalga geçtiler.
Evet, onlar sıkıldı. Ama ben asla sıkılmadım bu sevdadan.
O’nun hakkında çok yazılar okudum. Çok resimlerini gördüm. Her yeni gördüğüm resim beni biraz daha ona doğru yaklaştırdı. Onun hakkında okuduğum her yeni yazı beni biraz daha heyecanlandırdı. O’nun hakkında kulağıma gelen her yeni haberler beni biraz daha meraklandırdı.
O benim hayatımın içine girmişti artık. Her şeyiyle. Aklıma, gönlüme, evime, işime ve PC’me. Her sabah onun resmine bakmadan güne başlamak imkânsız olmuştu.
O artık benim içimde, damarlarımın içindeki kan olmuştu. Ona kavuşma isteği gün geçtikçe artıyor arttıkça da ondan ayrı kalmak acı veriyordu.
Bu yılki ilk senelik iznimi Bodrum’da geçirmiştim.17 Temmuz’da İkinci izine çıktım. Evimde yapılması gereken ufak tefek işleri halledip, alışveriş işleriyle ilgilenecektim.
İzine çıkmıştım ama o aklımdan çıkmamıştı.
19.Temmuz günü ailemle Şileye Akçakese köyüne günü birlik denize gitmeye karar verdik. Sabah erkenden kalkıp alışveriş yapıp saat 10 gibi yola çıktık.
Şile yoluna girmeden, ona giden ilk yol Altunizade kavşağıydı. Sağa sapıp ona doğru yönelmemek için direksiyonu zor tutuyordum. İçimdeki hüzün ile yola devam ederken ona giden ikinci yolu E6 sapağını da geçtim.
O sanki Otobanın giriş tabelasının önünde duruyor yol bu taraftan diye işaret ediyordu. Bunu hissediyordum.
Gel diyordu…
Hızla geçip giderken yanından sanki bana bakıyordu. Yavaş yavaş ondan uzaklaşıyordum. O’nun orada beni beklediğini biliyordum. Dikiz aynasından arkaya doğru, bakamadım uzun bir süre. Bu beni daha da üzüyordu. Sabah ki neşem kaçmış, içimi bir hüzün kaplamıştı.
Arabanın içinde ben, eşim, oğlum, annem, baldızım ve yeğenim vardı. Hepimiz onu görmek istiyorduk. Bazılarımız hazırlıksız gidip gitmemekte kararsızdı. Oylama yapılmış. Dört yetişkinin oyları eşitti. Çocukların oylarının pek geçerliliği yoktu. Çeşitli yorumlar yapılmaya başlamıştı. Gidip gitmemek konusun da. Benim sessizliğim bozulmamış, konuşmaları dinliyordum.
Kararsız olanlar eşim ve annemdi. Hazırlık yapmadan, pikniğe ve denize giderken, 500 km’lik yola çıkılıp çıkılmayacağını hararetli bir şekilde tartışıyorlar, bende onları dikiz aynasından seyrediyordum.
Biraz yol almıştık. Dikiz aynasından eşime baktığımda bana gözleriyle evet dediğini hissettim. Sol şeritten uzaklaşıp, ilk sapaktan sapmak için sinyal verdiğimde neşem yerine gelmişti. Aynaya bakmadan bile gözlerimin içinin güldüğünü görebiliyordum. Çok mutlu olmuştum. O’nun da mutlu olduğunu hissediyordum…
Eşim biliyordu benim sevdamı. Beni mutlu etmek için, plansız ve programsız bu yolculuğa çıkmaya bile, razı gelmişti.
Altunizade istikametine doğru yol almaya başladığımızda planlar yapılmaya başlandı. Eve dönüp birkaç eşya ve temizlik malzemeleri alınacak, evde kapanması gereken camlar, sular, doğalgaz vs. kapatılacaktı.
Nerede kalıp kalamayacağımıza gelince orada heyecandan düğümlenen boğazım açılmış ve devreye ben girmiştim. Orhan amca ile görüşeceğimi yer varsa orada kalacağımızı söyledim. Kalacak yer için bir telefon daha olduğunu onu da arayacağımı. Yâda dikilide bir yer bulacağımı söyleyerek yer konusundaki soru işaretlerini kafalarından çıkarmış oldum.
Evimize uğrayıp, ufak çantalar hazırladık. Arabanın bagajı tıka basa dolmuştu. Portatif masa, sandalye, şemsiye, mangal bagajın devamlı müdavimiydiler ama diğerler eşyalar bu duruma pek alışık değildiler biraz sıkıştılar ama önemli değildi.
Geriye yapılacak bir işimiz daha vardı. Uzun yola çıkacağımızdan hemen aracı kontrol ettirmek için motor tamiri servisi olan kardeşime uğrayıp gerekli kontrolleri yaptırdık. Arabada bir eksiklik çıkmaması da her şeyin yolunda gideceğinin habercisiydi.
Saat 12 olmuş sabah erken kalktığımızdan hepimizin karnı acıkmıştı. Bostancı tarafında bildiğim bir yerde hemen yemeklerimizi yiyip yola çıktık.
13.30’da Eskihisar Feribot iskelesine geldiğimizde 1 saate yakın bekledik. Kalacağımız yer konusunu halletmek için Orhan Bey amca ile bir telefon görüşmesi yapmam gerekecekti.
Kendisini arayarak iki üç günlüğüne geleceğimizi ve kalacak yeri olup olmadığını sordum. Kalacak yerinin olmadığını ama yer bulacağını söyledi. Bir emlakçı tanıdığım daha vardı, onu da aradım. Oda yer konusunu halledebileceğini söyleyince içim iyice rahatlamıştı.
Nihayet vapur gelmişti.
Birbirimize kavuşmamızı engelleyen denizi geçecektik. Topçular iskelesine vardığımızda saat üç’ü biraz geçiyordu.
Vapurun iskele yanaşmasıyla sevdama yolculuk başlamış oldu, benim için.
Devam edecek...
Arkadaşlar sevdam beni öylesine etkilediki ondan bahsetmemek,ona olan sevgimi başkalarıyla paylaşmamak imkansız olduğundan bende yazmaya başladım.Yazım hakkındaki düşüncelerinizi merakla bekliyorum.Yazımın devamı var.İlerleyen günlerde yeni bölümlerini paylaşacağım.
Ben yeni üyeyim aranıza benide alırsanız çok sevinirim.
Saygılarımla.
|